aşk
Bir insanın içindeki çöplüğün kokusunu alamaması sonucunda varılan bir düşüncenin ürünüdür aşk
Aşk bir reflekstir. Rutinin dışında yer bulamayan bulunduğu yerden memnun kalmayanların refleksidir. Anlam bulmada zorlanan bireyin içine düştüğü boşlukta sağa sola çarpmasıdır aşk.
Aşk bir gereksizliktir. Gerekliliği mantık dahilinde olsaydı ne incir yaprağı ne de elma anlam kazanırdı.
Aşk bir ezberdir.Bütün hal ve tavırları artık kültürün bir parçası olmuş bir ilişki tarzıdır.Babadan oğla, dosttan dosta, filmlerden izleyiciye, kitaptan okuyucuya geçen gayrı resmi mirastır..Her aşık kişi aşkı yaşarken beraberinde bir çırak yetiştirir. Ondandır bütün aşklar benzerdir.
Aşk psikolojik bir rahatsızlıktır. Duygu ve duyumların işlevlerini abartmasıdır. Bir rüya yanılmasıdır. Bir yanılmadır. Yanlı bir tercihtir. Yanlış bir doğrudur.
Aşk boşluğa doğru konuşmaktır. Aşk konuşmak gerektikçe susmaktır .Aşk konuşmak ile susmak arasında bir yerde ama yanlış yerde durmaktır.
Aşk bütün duyguları barındırır kendinde.. duyguları en üst seviyeye çıkarıp orda boğar kendinde..
Aşk yaşanmamışlıkların yaşanma isteği ile bu istek öncesi tedirginlikten arta kalan düşüncelerin sunma şekliyle alaka bir şey
Başkalarından öğrendiklerimizin dışında bildiklerimizin sırtımıza yükledikleri aşkı oluşturur bizde.. Ola ki başkalarından öğrendiğimiz herhangi bir şeyimiz yoksa aşkı başkaları gibi başkalarınca yaşarız.
İnsan doğarken ağlar. Bunu aşkı kaybetmeye başlamakla açıklasak yoruma açık bir cümle söylemiş olur muyuz..Gökyüzünden yeryüzüne yağmur gibi düşmemek gibi
Aklın battığı bir bataklıktır . At gözlükleri üzerine takılmış siyah bir beredir aşk.
Her sabah günaydın diyorsanız ve günaydın haricinde farklı bir şey söyleme endişesi taşımıyorsanız aşık değilseniz sorun yok. Yok eğer aşık olduğunuzu sanıyorsanız lütfen aşkınızı tartışmaya ve de aşksal davranışlarınızın nedenlerini araştırma endişesine sahip olun..
Karanlıkta yaşayan bir kadın; aydınlıkta yaşayan kör bir erkektir aşk.
Ömer Yavuzcan
yalnızlık
Yalnızlık kişi yalnızken dahi kendine tahammül etmediği zamandır.
Çünkü kişi içindeki duygu, yüklenilen kültür, birikmiş artık cümlelerle anlaşamıyorsa yalnızlığı tanır. Ayrıca ek olarak yaşadığı coğrafya, sosyo politik açıdan gelişim süreci tamamlamamışsa yalnızlıkla tanıştığına pek memnun kalır.
Fotoğraflarıma imrenerek bakarım. Zira o fotoğrafımdaki kişi fotoğrafın çekildiği günden sonraki çektiğim acıları çekmemiştir
Acının niteliği insanın niteliğiyle eş anlam taşır. Anlamsız acılara sahip insan hayata anlam katar. Herkesleşmemek.Belki de herkesi kabul ettiği ama hiç kimsenin kıyısına yanaşmadığı kelimedir.
Her şey benim dışımda. Tutunacağım hiçbir gedik uzun cümlelerde kullanacağım sert ünsüzlü kelimen kalmadı. Canı kurban çeken beni seçti. Ben hala ayaktayım.Şairim.
Yalnızlık herkes mersine gittiği zaman senin mersinden dönmendir. Çünkü kalabalıklar yığınsal düşüncelerin ürünüdür. Birbirini çeken birbiri ardına dizilen birbirine benzeyen düşünceler bir arada toplanmayı sever. Kalabalıklar yalnızlardan çok çekmiştir.
Kalabalık yarın ne yapacağını bilir. Dün de aynısını yapmıştır. Kalabalık yeni bir şey yapma istediğini taşımaz. Bu duygudan korkar . Onun kafasını işgal eden kalabalık içinde sırıtma telaşıdır.
Kalabalıklar yalnızlara bakarak mutlu olurlar. Ya da mutluymuş gibi yaparlar. Ya da yaptıklarına mutluluk derler. Çünkü yaşam aynı duyguların çokça çok kerece yaşanmasından müteşekkildir. Kalabalık aynı etkilere aynı tepkiyi verir. Belirlenmiş ya da yaşanılmasında herhangi bir sakınca görülmediğine karar verilmiş bir yaşamı yaşar.
Yalnızlıklar da yalnız değil...Espiri yapmak hayatta hayattan yana tavır takınmaktır..hakikat şudur: Herkes hak ettiği hayatı yaşar.. Dostlarım! Ölecek olmasaydık sizi kaale alır cümle kullanırdım...
- Bu yaptığın ne?
- Hayat bir oyun ve oyalanma yeri.
Yaşanılmamış yaşanılması dahi düşünülmemiş bir yaşam, yaşlandırmayan bir yaşam, sosyolojinin kendini yeniden tanımlayacağı bir alan, felsefenin öteye dair adam akıllı bir kaç cümle söyleyeceği zaman, matematiğin bilinmeyenle uğraşmaktan vazgeçeceği an, o zaman belki kalabalıklar artık ayrışır. Kalabalıkların içinde boğulmuş bireyler kendini tanır. Kendini yaşar.
ben siz değilim
sen onlar değil
sen bataklıktasın
ben bataklığım
sana dokunan kirlenir
bana dokunan kir olur
sabahları istemiyorum
sabah olsun istemiyorum
çok yalnızım
yalnız kalmak istiyorum
seni sevmek yalnızlıktır
yani yeni yalnızlıklardır
yalnızlığın olmak istiyorum
sen yalnızlıksın
ben yalnızlığını bozan yalnızlığım
onlar yalnızlığımızı istemeyen kalabalıklar
Siz hayatınızı nasıl düzelteceğinizi düşünüyorsunuz
Ben düşünüyorum
Siz hayatınızı yaşanılır kılmaya çalışıyorsunuz
Ben hayat arıyorum
Siz hayattayken
Ben yalnız kalmak istiyorum
Ömer YAVUZCAN
omryvzcn@hotmail.com
OLMADI
göğe çıkan isa buraya gelsin
kendi çocukluğumu yüzüne işleyeceğim
anlatsın bana gökte bildiklerini
çocukluğumu eline vereceğim
çocuktum
çocuklara uzak esvaplarımı satacak ülke yoktu gökte
yerde çocuk bulacak yer yoktu bende
belki bir kucak bulabilecek ellerim vardı
hep yaşlı çocuklar ülke bulmuşlardı bulunduğum yerde
çocuktum
zehirli anılar yaşadım yaşlanmayı sevdiğim zamanlarda
ve her kelimede uzak heceler bulurdum
ve her kelimede geçmişin geçmemişliği
seçilmemişliğin seçimi
tarihin incinen yerleri
ama çocuktum
ben nerede çocuk olsam
ben nereye adım atsam
orada adıma işaretler konar
oraya her kelimem için bir çarmıh konar
bu kadar
buraya kadar
şairlerden çocuk olmaz denilmiştir
söylentilere bakılırsa
çocuklardan da şair olmazmış der
suçunu itiraf etmekten korkan kim varsa
baştan başlayacağım
göge çıkan çocuk buraya gelsin
kendi İsalığımı yüzüne işleyeceğim
anlatsın bana gökte bilmediklerini
bildiklerimi eline vereceğim
küçük hira
gecekondu gurbet
bunlar yeter
çocukluğumu ispat etmeye
sorular sormak için kafi
suçlarıma ortak etmek için bir tarihi
içimdeki çocuğu al benden
ne de olsa hep arka sıralarda yer ayrılmıştır ona
ona lanetli kelimelerden oyunlar öğretildi
kimsenin ona yer aradığı da yoktu
ne o bir kuyuya düştü
ne o düştüğü kuyulardan çıkarıldı
ne kuyusuna düşenler oldu
kendim bir hiraydım aslında
bende bir kişilik yer vardı
ya gerilecekti
ya gelecekti
gitmedi
yağmurlu vakitlerde bana dokunanlar uzağın anlamını öğrendi
insan nedense bir sevgiliye uzaksa uzağı bırakır
çocuk uzaksa bir sevgiliye insana yakın durur
çünkü çocuklar bir kucak kadar büyür
elimdeki sigara gibi yalnız
parmaklarımdaki kalem kadar yanlıyım.
Yaşım kırk değil
Çünkü titreyen sadece ellerim
parmaklarımdaki yalnızlık saçlarıma dolandı
yalnızlığımdaki sessizlik parmaklarımda kaldı
saçlarımdaki sensizlik çok isa kaldı
buraya gelmeli.
saçlarımdaki yalnızlığın nefesi isadan önce gelmeli
ol deyince
olmadı
Ömer Yavuzcan